DAHA AYDINLIK BİR DÜNYA İÇİN ÇALIŞIYORUZ
BAĞIŞ SAYFASI

Afrika’nın Keşfedilmeyi Bekleyen, Adil Paylaşım Kültürü

Adil Paylaşım Kültürü

 

Küreselleşen ve çıkarların her geçen gün hâkim olduğu yeni Dünya koşullarında adil bir refah seviyesinin artışı nasıl mümkün olabilir. Hali hazırda öngörülen iktisat teorilerine göre bireylerin, kendi çıkarlarının peşinden gitmeleri ile refahın artacağıdır. Dolayısıyla Dünya’nın refahı için gerekli mekanizma bireysel çıkardır.

Tarihin önemli hukukçu ve tarihçisi İbn Battuta Afrika’nın doğu sahilini 14. Yüzyılda Bugün Dünya’nın en sorunlu bölgelerinden sayılan Mogadişu’yu ziyaret eder.  Pazar yerinde tüccarların gemileri limana geldiğinde demir atıyorlar ve botlarla karaya yanaşabiliyorlar.

Yerli halk, onları karşılıyor ve “Siz benim misafirimsiniz, ben de sizin aracınızım”. Tüccarlar, ancak yerli aracılar sayesinde ticaret yapabiliyor, bu yol dışında direkt aracısız ticaret yapmaya kalkışırlarsa mahkemeye çıkmak zorunda kalıp ticaretleri engelleniyor. Bu sistem sayesinde herkesin gelirinin arttığını keşfetti.

Airbnb ve Uber gibi paylaşım ekonomilerinin yeni arayışlarla büyümekte olduğu dikkate alınırsa bundan 800 yüzyıl önce Afrika’da farklı ve paylaşımcı bir sistemin var olduğu görülür. Bu demek oluyor ki çok da hayal olmayan bir gerçeklik ile büyük bölümü madunlardan oluşan Afrika’nın geleneksel paylaşım kültürü günümüz dünyası için yeni bir çözüm dinamiği getirebilir.

Karşılıklı faydaya dayalı ekonomi hâlen var ve bunun örneklerine tahmin etmediğiniz yerlerde rastlayabilirsiniz. Mesela Lagos, Alaba Uluslararası Pazarı. Burası Orta Afrika’daki en büyük elektronik pazar. 10.000 civarında tüccar her yıl 5 milyar dolarlık ticaret  gerçekleştiriyorlar.  Esnaflar, herkesin bireysel olarak büyük bir rekabetin içinde olduklarını söylüyor. İlginç olan gerçek, pazarın büyümesini sağlayan önemli bir paylaşım kültürü var.

Geleneksel yöntemde patronlar çırakları yetiştirdikten sonra onlara 2-3 yıllık kira yardımı ve ticarete başlayabilecekleri kadar sermaye sunuyorlar.  Bu yerel bir şekilde oluşturulan bir girişim sermayesi ya da melek yatırımcı sistemi örneği. Alaba Uluslararası Pazarı’ndaki bu Igbo çıraklık sistemi dünyada adı konulmamış en gelişmiş ve büyük kuluçka platformu.

Sahra Altı Afrika’nın Her gecekondu bölgesinde atlıkarınca misali dönen böyle pek çok paylaşım ekonomisi var. Farklı kültürlerde başka isimlerle anılıyorlar. Senegal, Mali veya Kenya’da örnekleri görülebilir. Bu bir çeşit nakit oluşturma yöntemi. Bir kaba haftada bir insanlar para bırakıyor. En sonunda grubun bir üyesi parayı alıp işini kurabiliyor.

Afrika’nın geleneksel paylaşım kültüründe “acequias” diye bir sözcük var. Bu İspanyolca bir sözcük aslında Kuzey Afrika Arapçası’ndan geliyor; “saqiya” su değirmeni demek. Su kıtlığının normal yaşamın parçası olduğu Sahra Altı Afrika’da suyun ortaklaşa köye taşındığı, ilk gelen veya güçlüye değil en çok ihtiyacı olan tarafından kullanıldığı eşsiz bir paylaşım modeli.

Afrika’dan İspanya’ya ulaşan sistemin örneklerini Birleşik Devletler’de de görmek mümkün. “Acequias” yöntemi ile insanlar, nadir su kaynaklarını yüzyıllar boyunca yönetebiliyorlar.

Dolayısıyla bu fikir biraz daha ileri götürülürse, Toplumsal ortaklıkla yönetilebilecek şeyler mümkün; kısıtlı maddi kaynaklar, nakit para ve kıt kaynaklar. Bana öyle geliyor ki aslında iki tür kapitalizm var. “Tepenin en üstü” dediğim kapitalizme sahibiz. Bu konuda gerçekten çok ilginç istatistikler var. Nijerya nüfusunun binde üçü; ülkenin gayri safi yurt içi hasılasının dörtte birine denk gelecek refahı kontrol ediyor.

Ülke nüfusunun on binde biri; ülkenin gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 75’ine denk gelecek refahı kontrol ediyor. Bu; “tepenin en üstü” denilen kapitalizm. Geriye kalan herkes ise bu adamla beraber, aile oyunları ve vücut geliştirme cihazlarını Lagos’ta bir otobanda yavaş trafikte satmaya çalışır. Afrika’nın geleneksel paylaşım modelleri oracıkta durmaktadır.

Bu modeller duyurulmalı, kullanılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır. Eğer bunlar duyurulup yayılabilirse, herkese altyapı ulaştırılabilir ve toplulukların kendi gelişimlerini garanti altına almalarını sağlanabilir.

Dünyanın büyük bölümü sosyoekonomik sorunlar ile uğraşırken Afrika her şeyi daha farklı yapabilir ve dünyaya insanlığı yeniden getirebilir. Afrika insanının kültürel zenginlikleri önemsenmeli ve tarihsel yönetim biçimleri incelenmelidir. Belki de gelecek yüzyıl Afrika yüzyılı olurken kültürel birikimlerini Dünya’nın geri kalanıyla paylaşacak bir Afrika, liderlik rolünü üstlenebilir.

-Robert Neuwirth

PAYLAŞ: